İş Hukuku’nda Feshin Son Çare Olma İlkesinin Kapsamı
Feshin Son Çare Olma İlkesi (Ultima Ratio İlkesi)
Ultima Ratio terimi
Ultima ratio, son önlem, başvurulması gereken son çare anlamını taşıyan Latince bir deyimdir.
İlk kez Fransa’nın savaşta kullandığı toplar üzerinde “ultima ratio regum” ifadesi ile kullanılmış olup, ifadenin anlamı, kralın son çaresidir. İfade ile kastedilen, siyasi uyuşmazlıkların silah kullanılmadan çözümü imkanının ortadan kalkması halinde, savaşa son çare olarak başvurulması gerekliliğidir.
İş Hukuku’nda Feshin Son Çare Olması
Bu deyim İş Hukukunda geçerli olan en temel ilkelerden biri olup, işverenin fesih işlemini son önlem olarak düşünmesi, bu yola gitmeden önce, işçinin işini korumaya ve iş sözleşmesinin devamlılığını sağlamaya yönelik her türlü önlemi alması anlamını taşımaktadır.
İş akdi feshi için geçerli bir neden mevcutsa ve işveren, elindeki olanaklar dahilinde, iş ilişkisini korumaya yönelik tüm önlemleri almasına karşın işçinin iş sözleşmesinin feshine engel olamıyorsa, son çare olarak fesih yoluna gidebilecektir. Bu kapsamda, feshe son çare olarak başvurulduğu, daha önce daha hafif yöntemler denendiği halde sonuç alınamadığının işveren tarafından ispat edilmesi gerekmektedir.
Feshe son çare olarak başvurulması gerek işçinin yetersizliği ve davranışlarından gerekse işletme, işyeri ve işin gereklerinden kaynaklanan iş akdi fesihleri bakımından zorunludur.
Fransız ve Alman Hukuk sisteminde feshin son çare olması ilkesi önceleri dürüstlük kuralına dayanılarak yargı kararları ile benimsenmiş, sonrasında ise yasal düzenleme yapılmıştır.
Türk Hukukunda ise yasada açıkça bu ilkeden bahsedilmemiş olmakla birlikte, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesinin gerekçesinde yer alan “Geçerli fesih kavramına uygun yorum yaparken sürekli olarak fesihten kaçınma olanağının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.” şeklindeki ifade ile söz konusu ilkenin dayanağı oluşturulmuştur. Feshin son çare olması ilkesinin hukuki temeli, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına dayanmaktadır.
Yargıtay Kararlarında Feshin Son Çare Olma İlkesi
İşverence iş sözleşmesinin feshine gerekçe oluşturan geçerli nedenin yargısal denetimi aşamasında feshin son çare olma ilkesinin dikkate alınması hukuki zorunluluktur. Yargıtay kararlarında, feshin geçerli nedene dayanıp dayanmadığının araştırıldığı somut uyuşmazlıklarda, feshin son çare olması ilkesine uyulması gerektiği açıkça belirtilmektedir.
İşveren iş sözleşmesi feshine başvurmadan önce işçiyi başka işte çalıştırmak veya eğitime tabi tutarak yeni bir işe uyumunu sağlamak ve ancak bu yollar denendikten sonra feshe son çare olarak başvurmak zorundadır. Bu yollara başvurulmadan yapılan fesih geçersiz bir fesih olacaktır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, günümüzde istikrarlı bir şekilde uygulamakta olduğu feshe son çare olarak başvurulması gerekliliğine ilişkin görüşünü ilk kez açıkça, 4773 sayılı Kanun ile değişik 1475 sayılı İş Kanunu’nun 13. maddesi uygulamasına yönelik olarak verdiği 2003 tarihli bir kararında ortaya koymuştur.
İlgili karara konu olan olayda, davalı işveren talep ve sipariş azalması, ülkede yaşanan ekonomik kriz gibi işyeri dışından kaynaklanan sebeplere dayanarak çalışanın iş sözleşmesini feshetmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında, işverenin bu uygulamaya giderken öncelikle fazla çalışmaları kaldırması, işçinin rızası ile çalışma sürelerini kısaltması, işi zamana yayması, kısaca feshi son çare olarak düşünmesi gerektiğinden bahisle, ilk derece mahkemesinin kararını bozmuş ve feshin geçersizliğine karar vermiştir.
Doktrinde Feshin Son Çare Olma İlkesi
Doktrinde ise, feshin son çare olma ilkesinin hukuki temeline ve uygulama esaslarına ilişkin birbirlerini destekler nitelikte olmakla birlikte farklı görüşler bulunmaktadır.
Bir görüş, yargı kararları ile iş güvencesi amacını gerçekleştirmeye yönelik olarak ilkeye ilişkin prensip kararları verilebileceğini savunmaktadır.
Diğer bir görüş, İş Kanunu’nda ilkeye ilişkin açık bir hüküm bulunmadığını, buna rağmen madde gerekçesinden feshe mümkün olduğu ölçüde en son çare olarak bakılması gerektiğinin anlaşıldığını belirtmektedir.
Üçüncü bir görüş ise, iş sözleşmesi feshine son çare olarak başvurulması gerektiğini belirterek, işletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan fesihlerde, fesihten önce feshe seçenek önlemlere başvurulması ve işçiden kaynaklanan fesih hallerinde işçinin başka bir işte çalıştırılması veya eğitilmesi olanağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekliliğini vurgulamaktadır.
Tüm bu değerlendirmeler ve görüşler ışığında, feshin son çare olma ilkesi, anlamı ve uygulamaya ilişkin esasları ile iş güvencesi hükümlerinin temel dinamiğini oluşturmakta ve iş güvencesinin etkinliğini güçlendirmektedir.