Hukuki İşlem ve Sözleşmelerin Yapılış Tarzına Göre Şekil Türleri
Hukuki İşlem ve Sözleşmelerde Yapılış Tarzına Göre Şekil Türleri
Hukuki işlem ve sözleşmelerde yapılış tarzına göre şekil türleri “sözlü şekil”, “yazılı şekil” ve “resmi şekil” olarak sınıflandırılabilir. Bunlara ilave olarak, “sicile tescil ve ilan”ın da bir şekil türü olup olmadığı konusunda doktrinde tartışma bulunmaktadır.
Yapılış tarzına göre şekil türleri aşağıda açıklanmıştır:
1. Sözlü Şekil
Sözlü şekilde bir hukuki işlemin ya da akdin kurulabilmesi için sözlü olarak irade beyanına ihtiyaç duyulur.
Türk Borçlar Kanunu’nda sözlü şeklin geçerlilik koşulu olarak düzenlendiği bir sözleşme bulunmamaktadır. Aile Hukuku ve Miras Hukuk’nda ise sözlü şekle tabi işlemlere yalnızca evlenen kişilerin beyanı (TMK m. 142) ve sözlü vasiyetin ilk kısmı (TMK m. 539) örnek olarak verilebilir.
2. Yazılı Şekil
Kanun, bazı sözleşmelerin geçerliliğini yazılı olarak yapılmaları şartına bağlamıştır.
Yazılı şekil, metin ve imzadan oluşmaktadır. Metin, sözleşmenin içeriğini gösteren, tarafların iradelerinin yansıtıldığı, elle veya bilgisayar, daktilo gibi bir araç kullanılarak yazılmış belgedir. Kural olarak, bu irade beyanını ortaya koyanların imzasının metinde bulunması gereklidir.
Kanun Koyucu bazen bir hukuki işlemin yazılı şekle bağlı olduğunu belirtmekle yetinmemekte, yazılı şekle müdahale ederek yazılı işlemin birtakım vasıfları da taşıması gerektiğini belirtmektedir. Böyle bir durumun var olup olmamasına göre yazılı şekil ikiye ayrılmaktadır:
- Adi yazılı şekil
- Nitelikli (vasıflı) yazılı şekil
2.a. Adi Yazılı Şekil
Adi yazılı şekil için tarafların irade beyanlarının veya beyanlardan birinin yazılı olarak yer aldığı bir metnin oluşturulması yeterlidir. Adi yazılı şekilde düzenlenen belge adi senet olarak adlandırılır.
Örneğin, alacağın temliki, önalım sözleşmesi ve bağışlama vaadi sözleşmeleri yazılı şekle tabidir.
Türk Borçlar Kanunu dışında kanunlarda yer alan ve yazılı şeklin öngörülmüş olduğu sözleşmelere de bu kanunlardaki özel şartların yanı sıra Türk Borçlar Kanunu’nun adi yazılı şekle ilişkin maddeleri uygulama alanı bulmaktadır.
2.b. Nitelikli Yazılı Şekil
Kanun Koyucu’nun daha etkili veya nitelikli hale getirdiği yazılı şekil için, bu niteliği belirtmek amacıyla “nitelikli yazılı şekil” ifadesi kullanılmaktadır. Örneğin, Kefalet Sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu azami miktarın ve kefalet tarihinin el yazısı ile yazılması, ayrıca kefil tarafından imzalaması şartı aranmaktadır. TBK m. 603 atfı uyarınca aynı geçerlilik şartı gerçek kişilerce kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak akdedilen Garanti Sözleşmelerine de uygulanır.
Diğer bir örnek ise, el yazılı vasiyetnamedir. TMK m. 538 uyarınca, gerek vasiyetnamenin ve gerekse içindeki bütün tasarrufların vasiyet edene ait olduğu konusunda bir endişeye yol açmaması amacıyla, yazılı vasiyetnamenin yazıldığı tarih gösterilerek baştan sona kadar vasiyet eden tarafından kendi el yazısıyla yazılması ve imzalanması şartı aranmıştır.
3. Resmi Şekil
Resmi şekil, kanun tarafından görevlendirilmiş kişiler aracılığıyla ve kanun tarafından belirtilmiş olan yöntemlerle gerçekleştirilen şekildir.
Kanun Koyucu, doğurdukları neticelerin öneminden ve bazen de işlemlere duyulması gereken güvenden dolayı bazı hukuki işlem veya sözleşmeler için yazılı veya nitelikli yazılı şekil şartını yeterli bulmamış, taraflara ait irade açıklamalarının ve işlem veya sözleşmeye ait esaslı unsurların resmi memur tarafından tespit edilerek resmi senede bağlanmasını ve resmi sicillere tescil edilmelerini gerekli görmüştür.
Kanun tarafından resmi şekle bağlanmamış olsa dahi, taraflar da, bir hukuki işlemin geçerliliğini resmi şekilde yapılması şartına tabi tutabilirler. Bu durumda, tarafların iradeleriyle kararlaştırılmış resmi şekilde düzenlenmeyen bir hukuki işlem, tarafları bağlamayacaktır.
Resmi Şekil şartına tabi sözleşmelerden belli başlıları aşağıda listelenmiştir:
- Taşınmaz satışına ve taşınmaz mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşmeler,
- Taşınmazlara ilişkin mal değişim sözleşmesi,
- Taşınmaz bağışlama vaadi sözleşmesi,
- Taşınmaz satış vaadi, alım ve geri alım haklarını kuran sözleşmeler,
- Taşınmaz üzerinde irtifak hakkı, taşınmaz üzerinde rehin hakkı, taşınmaz yükü tesis eden sözleşmeler,
- Taşınmaz üzerindeki paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşmeler,
- Taşınmaz mülkiyetine yasayla getirilen kısıtlamaların ortadan kaldırılmasına veya değiştirilmesine ilişkin sözleşmeler,
- Paylı mülkiyette önalım hakkından feragat.
- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi,
- Sağlar arası işlemle vakıf kurulması,
- Sonraki sırada yer alan rehinli alacaklılara boşalan dereceye geçme hakkı veren sözleşmeler
- Noterler vasıtasıyla düzenleme şeklinde yapılan mal rejimi sözleşmesi,
- Mülkiyeti saklı tutma sözleşmesi,
- Aile malları ortaklığı sözleşmesi,
- Üçüncü kişilere yapılan miras payı devir sözleşmesi.
4. Sicile Tescil ve İlan
Tescil ve ilanın şeklin bir türü olup olmadığı doktrinde tartışmalı bir konu olmakla birlikte, Kanun Koyucu, bazı işlemlerin geçerliliğini, hukuki işlemleri alenileştirmek, belgelendirmek, güven yaratmak veya üçüncü kişilerin iyi niyetini ve haklarını korumak gibi çeşitli amaçlarla, yasa tarafından belirlenmiş bulunan bir sicile tescilini, bazen de bu işlemlerin ilanını şart koşmaktadır.
Tescilin bir hukuki işlemin ispatına kolaylık sağlaması, tescilin ispat işlevini oluşturmaktadır.
Bazen de tescil, bir hukuki işlemin kurulması, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması üzerinde doğrudan doğruya etkilidir. Diğer bir deyişle, bazı hukuki işlemlerin kurulması, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması, tescil ile gerçekleştirilir.
Diğer taraftan, bir ticari işletmenin tescili veya bir ticari işletmeye ticari mümessil atanması ile ilgili tesciller, kurucu nitelikte olmayıp açıklayıcı nitelikteki tescillere örnek olarak gösterilebilir.
Bazı hukuki işlemlerin veya sözleşmelerin geçerliliği kanun tarafından ilan şartına bağlanmışsa, diğer bir deyişle kanun tarafından ilana kurucu bir işlev tanınmışsa, ilan da tescil gibi bir geçerlilik şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bazı durumlarda, tescil ve ilan birbirini takip ederek işlemin geçerli hale gelmesini sağlar. Örneğin Türk Medeni Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nda ilan mecburiyetinin bulunduğu bazı hukuki işlemler bulunmaktadır.